10 Eylül 2013 Salı

Cruel City

Bu yazıyı size uzun bir aradan sonra, uzak diyarlardan yazıyorum sevgili okuyucular. Şu anda bulunduğum yerde kitap bulmam zor olduğundan ve etrafımda fazlasıyla asyalı vatandaş bulunduğundan kendimi kore dizilerine vermiş durumdayım. Bu durumun Türkiye'ye dönüşümle düzeleceğine inanıyorum, gerçekten okumak istediğim kitaplar var çünkü!



Konu başlığım olan Cruel City dizisine gelinceee...Türü, suç-aksiyon-romantik olan dizi geçtiğimiz mayıs yayınlanmaya başladı, yani oldukça güncel bir dizi. Konusu da amerikan dizilerinde sıkça görebileceğimiz fakat benim kore dizilerinde ilk kez rastladığım bir konuydu. Uyuşturucu şebekesine sızmış, büyük amaçları olan bir gizli polisin hikayesini anlatıyor dizi. Doktor'un Oğlu'nun, tek başına 20 adamı alt eden günümüz süper kahramanının hikayesi. Adamlar karşısına neden tabanca yerine her seferinde! sopayla çıktılar anlayamadım, belli ki adamı o elinizdekiyle yenemiyorsunuz, hiç kafa çalışmıyor. Diziyi övgülerden etkilenerek izlemeye başladım. Başlarda gerçekten heyecanlandığım da doğrudur ama dizi benim için bir yerden sonra tatmin edicilikten uzaklaşmaya başladı.



Heheyt be! Gördünüz mü Doktor'un Oğlu'nu?
Bir diziyi beğenmemeye başladığım an bırakırım ben. Hiç öyle, başladım, o kadar zaman harcadım bitireyim diye düşünmem ama bu sefer 'Nereye bağlayacaklar bakalım?' sorusu devam etmemi sağladı. Efsanevi bir final bekliyordum, yani öyle bir finali olacaktı ki, bütün övgülere değecekti. Fakat yirmi bölüm çözülmeye çalışılan konu bir adamın itirafıyla, teslim olmasıyla çözülecek kadar basitmiş meğer. Bizim karakterler boşu boşuna yıllarını gizli polislikle feda etmişler, defalarca yaralanmışlar, ölmüşler. Adamı baştan ikna etseler tamammış. Zaten final sahnesine söyleyecek söz bulamıyorum!

Bence bu dizinin biraz daha romantizme ihtiyacı vardı. Bayan karakter biraz daha işin içinde olabilirdi. Yok hadi romantizmi arttırmak istemiyorsun, suç dizisi senaryosunu bozmak istemiyorsun, o zaman konunun gidişatı bu kadar arapsaçı olmayacaktı. Kötü sandığımız adamlar iyi, güçlü sandığımız adamlar güçsüz, sadık sandıklarımız hain çıkmayacaktı. Hani bir yerden sonra, 'Şimdi başta bildiğim her şey yanlış olsaaa..' diye düşünüp olacakları tahmin etmeye çalıştım. Biraz karışıklık kore dizisinde allahın emridir ama bu kadarı?

Yan karakterleri (onların da hikayelerine yer verilmesini) ve geriye dönüş sahnelerini sevdim. Zaten ben bunları hep severim, yan karakterler ve flashbackler benim bebeklerim diyebiliriz. Bir arkadaş yorumlara yazmış, benim için bu dizi kıyafet anlamında tavsiye alınabilecek bir dizidir diye. Hakikaten de öyle. Kıyafetler ve Kim Hyun Soo karakteri çok iyiydi! ^_^
Kim Hyun Soo. Tam bir asi çocuktu kendisi .
(Haha! Uyuşturucu satıcısı, koskoca adama şok eden iltifat!)

İlk defa bir diziyle ilgili beni tatmin etmemiş olmasına rağmen yorum yapıyorum fakat dizinin seveni çok, bu benim yorumumdur. Diziye ve diğer izleyicilerin yorumlarına burdan veya burdan ulaşabilirsiniz.

Sorusu ve eleştirisi olan arkadaşlar yorum bırakabilirler. Diğer yorumlarda görüşmek üzere ^_^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder