Arka kapak yazısını alıntılamak isterdim fakat pek de gerçeği yansıtmayan bir yazı olmuş. Bu yüzden öncelikle konudan bahsetmek istiyorum. Will, çok çok hareketli bir yaşantısı olan başarılı bir iş adamı, bir motosiklet kazası geçirip felçli kalıyor ve bu durumu kabullenmekte fazlasıyla zorlanıyor. Lou ise kasabasını daha önce terketmemiş, küçük dünyasında mutlu mesut ailesiyle yaşayan, tuhaf giyim alışkanlıklarına sahip bir kadın ve yeni işsiz kalmış. Kitap Lou’nun Will’e bakıcı olmasını ve aralarında gelişen ilişkiyi anlatıyor.
Kitabın büyük kısmı Lou’nun ağzından yazılmış olmasına rağmen benim için bu Will’in hikayesiydi. Bu kitap bana hiç düşünmediğim konuları düşündürdü. Daha önce felçli kalmanın nasıl hissettirebileceğini, çaresizliğini, normal hayatta yaptığın ve önemsemediğin işlerin (kendi kendine yemek yemenin dahi) ne kadar önemli olabileceğini hiç düşünmemiştim. Aynı şekilde ötenazi hakkında da çok azcık bilgim olmasına rağmen yargılarım çok keskindi. Ayrıca yazarın üslubunu çok eğlenceli buldum, böyle ağır konulardan bahsederken bile bir anda çok eğlenceli repliklere geçiveriyordu.
Will’in sevgisini gösterme biçimi, kızın hayatını değiştirmeye çalışması çok hoşuma gitti. Bence bir insan için yapılabilecek en güzel şeyleri yaptı. Yine de sadece bir aşk romanı okuma niyetiyle başlarsanız kitaba, beklentilerinizi karşılamayabilir. Daha geniş bakılması gereken bir kitaptı bana göre.
Sağlıcakla kalın, Yorumlarınızı da eksik etmeyin ^_^
Sağlıcakla kalın, Yorumlarınızı da eksik etmeyin ^_^
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder