(Ben, Adam yayınlarının basımını okudum fakat bu kapağı daha orijinal buldum.) |
Kitap, Toros'un düzlüklerindeki fakir bir köyde yaşayan, Ağa'nın zulmüne uğrayan bir gencin, İnce Memed'in hikayesini anlatıyor. Memed'in hikayesi dediğime bakmayın, onun üzerinden o coğrafyanın hikayesini okuyoruz aslında. Ülke otoritesinin erişemediği topraklarda, ağaların insafına bırakılmış köylülerin, nasıl olsa af çıkacak düşüncesiyle ellerinden geleni ardına koymayan eşkıyaların, köylülerin topraklarını almak için eşkıyaları kullanan ağaların, yörüklerin, hapishanedeki kadınların hikayesini okuyoruz.
Başlarda geniş tasvirlerden bunaldım fakat gittikçe azaldılar. Zaten yazarın tarzına da alışmıştım o zamana kadar. Memed'in Abdi Ağa'nın zulmüne baş kaldıran ilk kişi olması, onun isyanının bile zorunluluktan gerçekleşmesi, halkın çaresizliği ve cahilliği içimi burktu. Memed'in masum bir çocuktan eşkıyaya, Ağa'nın ise bir zorbadan korkağın tekine dönüşmesi "ilahi adalet!" dedirtti ve sonuna dek baş karakterimizin kaderini değiştirebileceğine dair umudumu korumamı sağladı.
Utanç verici bir şekilde, ağalık sistemini, varlığını nasıl o şekilde sürdürebildiğini algılayabilmem, İngiliz aristokrasisini anlamamdan daha uzun sürdü. Ülkemin insanlarının geçmişine karşı çok ilgisizmişim.
(Kendime Not: Daha çok Türk yazar okumalıyım.)
Yorum ve eleştirilerinizi bırakabilirsiniz ^_^