Juliette tam 264 gündür kimseye dokunmadı.
En son birine dokunması bir kazaydı. Ama Yeniden Kuruluş onu cinayetten içeri tıktı. Juliette'in dokunuşunun neden bu kadar ölümcül olduğunu kimse bilmiyor. Kimseye bir zarar vermediği sürece bu durum kimsenin de umurunda değil çünkü dünya zaten perişan durumda. Her gün yeni bir hastalık ortaya çıkıyor, gıda sıkıntısı had safhada, gökyüzünde tek bir kuş kalmadı ve bulutlar garip bir renkte.
Yeniden Kuruluş, yeni düzenin tek çare olduğunu iddia ettiği için Juliette'i bir hücreye kapattı. Hayatta kalan bir avuç insan ise savaş naraları atıyor. İşte bu yüzden Yeniden Kuruluş fikir değiştirmek üzere. Juliette onlar için mükemmel bir silah olabilir. Juliette, yeni düzenin tek silahı olabilir.
Juliette karar aşamasında. Ya bir silah olacak. Ya da bir asi.
Tahereh Mafi, Bana Dokunmada yürek burkan bir romantizmle distopya türünü bir araya getiriyor. Juliette'in iç dünyasını yenilikçi bir üslupla metnine yansıtan yazar, okurları Juliette'in zihninin içine davet ediyor.
Arka kapakta da denildiği gibi kitabın türü distopya, yani olaylar karamsar, ütopik bir dünyada geçiyor. Kitabın geçtiği zamanda, Dünya bizim umursamazlığımız yüzünden zarar görmüş, ozon tabakası delinmiş, gıda kıtlığı var, çok fazla insan hayatını kaybetmiş ve geriye kalanlar Yeniden Kuruluş isimli bir örgütün baskısı tarafından yönetiliyor...
Juliette'in durumu, bu harap olmuş Dünya'dan daha beter. O, insanlara dokunmaktan kaçınmak zorunda çünkü dokunuşu insanların acı çekmesine veya ölümlerine sebep oluyor.